Benim durumumu açıklayacak işletme terimi nedir acaba? (cidden merak ediyorum ). Bildiğin gibi şubat-haziran ayları arasında (4 ay ve üzeri) kendime aşırı İstanbul yüklüyorum(sürecin bu kısmı senle aynı :D). Adana'yı unutacak kadar İstanbullu oluyorum, önümü alamayacaklar diye korkuyorum. Tezcanlılığı, aceleyi, ödevleri, kontrollü actionı, çayı, sohbeti... bir hayli abarttığımız zamanlar bu tarihlere denk geliyor. Derken haziran ayı gelip çatıyor, grafiğin en yüksek olduğu noktada Adana'ya dönüyorum. Çorapsız giyilmiş dexter ve şehir içi parmak arası terlik oranı bir anda yükseliyor. 40 derecede makyajı görene kadar bir tarafım hala İstanbullu. Ancak asıl Adanalılaşma(evcilleşme de denilebilir) benim için akşamdan kalma yaprak sarmasını gece yiyebilecek lükse sahip olduğum zaman başlıyor. O an anlıyorum ki Adanadayım. Birkaç gün şok halinde geçiyor tabi, uzun süre kalacağımı bildiğimden eve alışma sürecimi istediğim kadar uzatabiliyorum. Ama sonrası... Tabiri caizse resmen rahat batıyor. Tamam ev iyidir, hoştur bir yokuştur ama ama ama... (insan ailesini ve o koruma kalkanını özlüyor tabi) tezcanlılığa alışan bir bünyenin hareket kabiliyeti kısıtlanmamalı bence :D Kısıtlandığında, barış zamanı savaşçı kendisine çatabilir çünkü. En büyük sıkıntılar da bu durumda başlıyor; emekli olmuş devlet memuru gibi, bir değersizlik hissi, "ben ne işe yararım" düşüncesi falan filan. (Düşe kalka tatilin bu sorunu da atlattık sanırım). Herneyse, aşırı İstanbulluluk halini takiben 3 aylık bir Adana/Memleket süreci işliyor benim için. Birbirinden aşırı bağımsız iki hayat. Suyun öteki tarafına geçmek gibi. Burdayken orası, oradayken burası rüya sanki (3 ay ve üzeri durumlar için geçerli:D).
İstanbul benim için şu anda "kalır dilimizde yinelenen bir şarkıda/bir okul çıkışında, bir çocuk bakışında/kalır bir kitapta, bir masal perisinde/bir hasta odasında, bir geceyarısında". Çok çok özledim, özlemeye de devam edeceğim gibi görünüyor. Ne yapsak, nasıl etsek??
Galiba bizim için en iyisi Adana'yı İstanbul'da yaşamak. İstanbuldaki hayatımızı var eden o ne de olsa, o yüzden gider gitmez "Adana eğlenceli yaa, bir kebaba gidek" diyişlerimiz. Ayrıca da en komik lise tabiki bizimki :D (Güzin Abla gibi cevap isterim :D)
m.
Senin uzayan,bır türlü bitmeyen Adanalı olma hallerin daha dogrusu uyum sağlama sürecin tarifsiz olma durumunu koruyor ve ben bı açıklama getiremiyorum ve ve category killer olarak kalbime kazıyorum seni.verdigin yaprak sarması ornegine ek olarak üstüne folyo kaplanımıs,tek tabak olarak tezgahta duran kisiri gecenin geç saatlerinde yemeyi ve buna bağlı olarak artan keyfi de ekliyorum.afiyetler.
YanıtlaSil